30 Temmuz 2012

Prototipleme'den İmalata


AIRBUS'TAN 3D HAMLESİ...



Farklı plastik materyaller kullanarak 3D modelleri birebir çıktı olarak verebilen 3D yazıcılar yavaş yavaş günlük hayatımıza girmeye başladı...



Şimdilik farklı şekillerdeki eşyaları yazdırmak için kullanılan 3D yazıcılar için Airbus'ın daha büyük planları var.
Airbus kabin mühendislerinden Bastian Schaefer, 2050 yılında hangar büyüklüğündeki 3D yazıcılar sayesinde uçak modelleri üretebileceklerini belirtiyor.
Airbus'ın 3D yazıcıları tercih etmesindeki en büyük sebep geleneksel üretim metotlarından yüzde 65 daha hafif bileşenler kullanılması ve katmanlı üretim tekniğinin uçaklar için gerekli karmaşık üretim tekniklerini karşılıyor olması.
Airbus hali hazırda A380 için bazı kabin parçalarını 3D yazıcılar ile üretiyor ve bu parçalar yıl sonunda güncellenecek modellere eklenecek. Ayrıca Eurofighter Typhoon jet uçağının da havalandırma ile ilgili bazı parçaları 3D yazıcılar ile üretiliyor.
Schaefer planladıkları konsepti de Haziran ayındaki TED Global konferansında sergiledi.
3D yazıcılarla ayrıca şeffaf alüminyum, karbon nantüp ve biopolimer gibi materyallerin birleştiği çok materyal grupları da üretilebilecek. Şu anda dünyada sadece İsrailli Objet firması tarafından 3D yazıcıyla buna benzer bir üretim yapılabiliyor. Ancak boyutları şimdilik küçük. Airbus için 80m x 80m boyutunda bir 3D yazıcı yeterli olacak ve finansman sıkıntısı da yok.
Bunun haricinde uçaklarda akıllı camlar kullanılması da düşünülüyor. Bu camlar, gidilecek noktayla ilgili bilgileri veya üzerinden geçilen noktaların genel bilgilerini artırılmış gerçeklik uygulamaları kullanarak yolculara da yansıtabilecek. Bütün bunların olabilmesi için 2050 yılına kadar beklemek gerektiği ifade edildi. (1)

SIRA UÇAK PARÇALARINDA



2011 sonu itibariyle 1,71 milyar dolara ulaşan 3 boyutlu yazıcı ile üretim pazarında silahtan sonra sıra uçak parçalarına geldi...

Dünyanın 3 boyutlu yazıcı ile üretilmiş, çalışan ilk silahından sonra sıra uçak parçalarına gelmiş görünüyor. Bunu düşündüren haber Amerika'dan geldi.
ABD eyaleti Ohio'daki University of Dayton Research Institute'ın 3 boyutlu  yazıcıyla imalat çalışmalarını desteklemek amacıyla Ohio Third Frontier tarafından, üniversiteye, 3 milyon dolarlık fon sağlandı. Bu sayede üniversite, proje ortakları olarak 3 boyutlu modelleme ve üretim alanında uzmanlaşmış Stratasys, PolyOne ve Rapid Prototype Plus Manufacturing şirketleri ile birlikte General Electric'e bağlı GE Aviation için uçak motor parçalarını üretecek. Projede uçak motor parçaları ile sınırlı kalınmayıp Boeing, Honda, Lockheed Martin gibi başka havacılık şirketleri için de uçak parça ve bileşenleri üretilmesi planlanıyor.
Proje, Dijital İmalat olarak Türkçeleştirilebilecek Additive Manufacturing'de, yani 3 boyutlu yazıcı teknolojisinde önemli bir adım teşkil ediyor. 2011 sonu itibariyle dijital imalat ürün ve hizmetler pazarının 1,71 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor.
Wohlers Associates ise 2015 sonu itibariyle pazarın 3,7 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor.(2)

Yorumum; bu yöntemler yani prototipleme uzun yıllardır otomotiv,metalürji,döküm, kuyumculuk başta olmak üzere bir çok sektörde kullanılıyordu. Bu yöntemi kullanarak cad programıyla bilgisayarda çizilmiş 3 boyutlu cisimler yazıcı tekniği ile polimer esaslı toz malzemenin püskürtülerek 3 boyutlu katı cisim oluşturmaya dayanır. Bende YTU Balkan İleri Döküm Teknolojisi Laboratuvarında bu teknolojiye tanık oldum. Yapılan uygulamada solidworks ile çizilen şekil kısa sürede 3 boyutlu eksende hareket eden jetin püskürttüğü polimer malzeme ile oluşturuldu,tıpkı bir yazıcı gibi. Sistem tabakalar atarak cismi üretiyor. Ancak bu yöntemle elde edilen malzemenin mukavemeti oldukça düşük ve malzeme oldukça gevrek. Benim bu noktada merak ettiğim konu uçaklarda kullanılacak bu yöntemde mukavemeti nasıl sağlayacaklar. Üretimden sonra herhangi bir ikinci işlem mi ? Yoksa polimer esaslı karışıma bir bağlayıcı ekleyerek imalat mı?  
Umarım kısa sürede ülkemizde de uygulanmaya başlar bu teknoloji. Uçak sektöründeki yeni atılımlarla polimer teknolojileri ve sektöründe firmalarımız kendini bu yöndeki gelişmelere ayak uydurabilecek ve bu sektöre tedarik sağlayabilecek hale getirmelidir.




29 Temmuz 2012

Dünya Kale ile Uçacak


HAVACILIKTA ULUSLARARASI STANDART



Çanakkale’nin Çan ilçesinde kurulu bulunan Kale Grubu, 55. kuruluş yıl dönümü ve Seramik Bayramı'nı kutladı. Törende konuşan Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, “İzmir'de temelini attığımız uçak motoru parçaları ve montaj grupları üretecek tesisimizin inşaatının aralık ayında tamamlanmasını planlıyoruz” dedi...



Kale Grubu Onursal Başkanı ve Kurucu Murahhas Azası İbrahim Bodur'un 1957 yılında genç bir girişimci iken Kale Grubu'nun doğduğu ve büyüdüğü topraklar olan Çan'da ilk adımlarını attığını kaydeden Okyay, “Kale Grubu bugün 5 bin 580 çalışanı, 1,2 milyar TL'ye varan cirosu, bin 300'e yakın tedarikçisi, 250'i aşkın münhasır bayisi, 500 kayıtlı bayi ve tali bayi dahil 15 bin satış noktası ile çok büyük bir ailedir. Bugün Avrupa'nın 3’ncü, dünyanın 12’nci en büyük seramik karo üreticisi olmayı başarmış, yapı kimyasallarında ise üretim ve satış kapasitesi olarak Türkiye ve bölgemizde 1’nci, Avrupa'da ise 5’nci sıraya yerleşmiş, yüzde 100 özel sermayeli bir Türk şirketi olarak havacılık ve savunma konusunda uluslararası alanda itibar kazanmış bir şirketiz” diye konuştu.
"UÇAK MOTORU ÜRETECEK TESİSİMİZ AÇILIYOR"
Okyay, Kale Grubu olarak hem savunmada hem de havacılıkta çok önemli projelere imza attıklarına değinerek, “Dünyada sadece 2-3 firmanın faaliyet gösterebildiği bir alan olan Turbojet motorlarında, Türkiye'nin ilk jet motorunun tasarım, geliştirme ve üretimini yapıyoruz. Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girmiş ve kullanılmakta olan tek insansız hava aracını üretiyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni piyade tüfeği, ilk kez bir Türk şirketi tarafından, Kale Grubu tarafından tasarlandığı gibi, yine ilk Türk makineli tüfek tasarımı projesini biz kazandık. Havacılık tarafında ise Tuzla tesislerimizde askeri ve ticari uçak parçaları imalatı üzerinde çalışıyoruz. Dünyanın en büyük uçak motor üreticisi Amerikalı ortağımız Pratt&Whitney ile İzmir'de temelini attığımız uçak motoru parçaları ve montaj grupları üretecek tesisimizin inşaatının aralık ayında tamamlanmasını planlıyoruz” dedi.

20 Temmuz 2012

EUROCORR 2012 İSTANBUL

 Bu sene Türkiye'de yapılacak Avrupa Korozyon Kongresine İstanbul ev sahipliği yapacak. Kongreye bu konuya öncülük eden uluslararası  bir çok şirket ve akademisyenin katılması bekleniyor. Kongre 9-13 Eylül tarihleri arasında  Sheraton Istanbul Maslak Hotel ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek. 

Kongre boyunca tüm sunumlar İngilizce olarak yapılacak.

Kongre hakkında detaylı bilgiye EUROCORR 2012' nin resmi sitesi http://www.eurocorr2012.org 'dan ulaşabilirsiniz.





Ayrıca http://www.korozyondernegi.org.tr/tr/ bağıntısını takip ederek Türkiye Korozyon Derneği'nin resmi sitesine ulaşabilirsiniz.


Hürkuş Belgeseli


Türk mühendislerince tasarım ve üretimi gerçekleştirilen Hürkuş, eğitim uçağının belgeselidir. Belgesel küçük kesitler halinde Hürkuş'un doğuşunu anlatmaktadır.



17 Temmuz 2012

Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Nedir?

Üniversitelere giriş sınavı bitmiş sonuçlar beklenirken adaylar bir yandan da tercih heyecanında. Bu yüzden Metalürji ve Malzeme Mühendisliğini tanıtan bir yazı paylaşmak istedim. Bunun ile beraber Türkiye'de Metalürji ve Malzeme Mühendisliği eğitimi veren üniversitelere ait internet sitelerini de eklemeyi uygun gördüm. 

Mesleğe kısa bir bakış,

"Günlük yaşantımızda kullandığımız hemen herşey, malzemelerden oluşur. Bu malzemeler, doğal olarak oluşmuş ya da yapay olarak elde edilmiş olabilir. Metalürji ve Malzeme Mühendisliği'nin çalışma konusunu da bu malzemelerin tümü oluşturur.

Günlük yaşamın doğal parçası haline gelmiş gereçlerden yarı-iletken yongalara, ulaşım ve iletişim sektöründeki kullanımlarından protez ve yapay organ gibi tıbbi uygulamalara, zırh plakaları veya süper alaşımlar gibi savunma sanayi ağırlıklı ileri teknoloji uygulamalarına kadar her alanda değişik malzemeler, taşıdıkları özelliklerle uyumlu kullanım alanları bulur. Metalürji ve Malzeme Mühendisliği’nin uygulamaları da bu geniş yelpazede kullanılan metal, seramik, cam,  polimer ve bunların kompozit yapılarından oluşan her türlü malzemenin tasarımı, geliştirilmesi, üretimi, ve özelliklerinin karakterizasyonunu kapsar. Metalürji ve Malzeme Mühendisliği, bilişim teknolojileri ve genetik-moleküler biyoloji ile birlikte 21. yüzyılı şekillendirecek mesleklerden biridir.    

Metalürji ve Malzeme Mühendisliği uygarlık tarihinin en eski mühendislik dalı olarak da bilinen Metalurjiden doğmuştur. İlkel çağlarda, doğada saf halde bulunan metallerin ısı yardımıyla dövülerek veya ergitilerek şekillendirilmesiyle başlayan metalürji, demir-çelik sektörünün gelişimiyle sanayi devrimine soluk vermiş, cam ve seramiklerin endüstriyel çapta üretimi ve 20. yüzyılda polimer esaslı malzemelerin, yarıiletken malzemelerin ve biyomalzemelerin geliştirilmesiyle metal dışı malzemeleri de kapsayan, disiplinler arası bir karaktere sahip, malzeme bilimine dönüşmüştür. Bugün ulaşılan nokta; başta optik, manyetik, elektronik, tıp, biyoloji olmak üzere çeşitli bilim dallarında kullanılan malzemelerin ve buna bağlı teknolojilerin nano boyutlara inmesidir." 

Üniversitelerimiz;

Afyon Kocatepe Üniversitesi, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü
Anadolu Üniversitesi, Malzeme Bilimi Ve Mühendisliği Bölümü
Atılım Üniversitesi, Malzeme Mühendisliği Bölümü 
Celal Bayar Üniversitesi, Metalurji Mühendisliği Bölümü  
Cumhuriyet Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 
Dokuz Eylül Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 
Dumlupınar Üniversitesi, Seramik Mühendisliği Bölümü 
Erciyes Üniversitesi, Malzeme Bilimi ve Müh. Bölümü 
Fırat Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
GYTE Malzeme Bilimi Ve Mühendisliği Bölümü
İstanbul Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Müh. Bölümü
İTÜ, Metalurji ve Malzeme Müh. Bölümü
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Kocaeli Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Marmara Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Mersin Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 
ODTÜ, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Sakarya Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Sabancı Üniversitesi, Malzeme Bilimi Ve Mühendisliği Bölümü
Yıldız Teknik Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü

alındır.yıldız teknik üniversitesi metalürji ve malzeme bölümü.

15 Temmuz 2012

Alüminyuma Bir Bakış


Sembol: Al 
Atom Numarasi: 13
Atom Agirligi: 27
Yogunluk: 2,7 gr/cm3
Ergime Derecesi: 660  C
Kaynama Derecesi: 2300  C
Isi Iletkenligi (K): 2,37 W/cm/K (25 C'de)
Elektrik iletkenligi: 64,94%IACS (Saf Al,2 C'de)

Alüminyum, diger çok kullanilan metaller olan demir, kursun ve kalay gibi, dogada bilesikler halinde bulunur. Alüminyumu oksit halindeki bilesiginden ilk ayiran ve elde eden kisi, 1807 yilinda, Sir Humprey Davy olmustur. Daha sonra, Hans Christian Oersted, Frederick Wöhler ve Henri Sainte-Clairre Deville, alüminyum eldesinde yenilikler getirmislerdir.

Alüminyumun endüstriyel çapta üretimi ise, 1886 yilinda ABD'de Charles Martin Hall ve Fransa'da Paul T. Heroult'un birbirlerinden habersiz olarak yaptiklari elektroliz yöntemi ile baslamistir. Bu, günümüzde halen kullanilan yöntem oldugundan, 1886 yili alüminyum endüstrisinin baslangiç yili olarak kabul edilir.

1886 yilinda Werner von Siemens'in dinamoyu kesfi ve 1892 yilinda K.J.Bayer'in, boksitten alümina eldesini saglayan Bayer prosesini bulmasi ile alüminyumun endüstriyel çapta üretimi çok kolaylasmis ve bu en genç metal, demir çelikten sonra dünyada en çok kullanilan ikinci metal olmustur.

Alüminyum'un Eldesi

Alüminyum, yüzyildan beri, tüm dünyada ayni yöntemle elde edilmektedir. Alüminyum eldesi, iki asamada gerçeklesir. Birinci asamada, Bayer metodu ile boksit cevherinden alümina elde edilir. Ikinci asamada ise, elektroliz ile alümina'dan alüminyum elde edilir. Alümina tesisleri, genellikle boksit cevherlerinin yanina kurulur. Madenden çikarilan boksit cevheri, sudkostik eriyigi ile muamele edilerek alüminyum hidroksit eldesi gerçeklesir. Bu islem sonucunda olusan erimeyen kalintilar (kirmizi çamur) ayrilir ve alüminyum hidroksitin kalsinasyonu ile "alümina" (alüminyum oksit) elde edilir.

Bundan sonraki asama, "alümina"nin "alüminyum"a dönüstürülmesidir. Beyaz bir toz görünümündeki alümina, elektroliz isleminin yapilacagi hücre adi verilen özel yerlere alinir.
Burada amaç, alüminyumu oksijenden ayirmaktir. Elektroliz islemi için 4-5 volt gerilimde dogru akim uygulanir. Dipte biriken aluminyumun alinmasi ile islem tamamlanir.
Genel olarak, agirlikça 4 birim boksitten 2 birim alümina ve 2 birim alüminadan da 1 birim alüminyum elde edilir.

Ilk zamanlarda üretilen birincil alüminyumun her tonu için 42.000 kwh olan enerji sarfiyati, günümüzde ortalama 16.500 kwh degerine düsmüstür. Bu deger, en yeni teknoloji ile çalisildiginda 13.000 kwh/t olmaktadir.
Yukarida sözedilen islemler ile elde edilen alüminyum "birincil alüminyum" (primary aluminium) olarak tanimlanir.

Alüminyum Ürünlerin Üretim Yöntemine Göre Siniflandirilmasi

Alüminyum, ekstrüzyon, haddeleme ve döküm islemleri ile çesitli yari- ürün ve ürünler haline dönüstürülür.

Ekstrüzyon ürünleri
Ekstrüzyon yöntemi ile çesitli kesitlerde profil,çubuk, boru, lamalar ve filmasin elde edilir.
Alüminyum, ekstrüzyon islemine çok uygun bir metaldir. Böylece, kullanim amacina uygun sekil ve ölçülerde pek çok ürün, baska bir biçimlendirme islemine gerek kalmadan ekonomik bir sekilde üretilir.

Yassi Ürünler
Sicak ve soguk haddeleme yöntemi ile alüminyumdan plaka, levha ve folyo gibi yassi ürünler elde edilir.

Döküm Ürünleri
Alüminyumdan, kokil, basinçli veya kum döküm yöntemleri ile çesitli büyüklük ve sekilde parçalar üretilir.

Alüminyum Iletkenler
Bakirdan daha hafif olan alüminyum, elektrik enerjisinin nakledilmesinde büyük avantaj saglamaktadir.

Bu nedenle günümüzde enerji nakil hatlari alüminyumdan yapilmaktadir. Alüminyum iletkenler, kontinü döküm ile filmasin eldesi, filmasinin haddede çekilerek tel haline getirilmesi ve tellerin örülmesi, ile olusan üç asamali proses ile üretilirler.

Alüminyum Kullaniminin Endüstrilere Göre Gruplandirilmasi

Alüminyum ve Insaat
Insaat sektörü, yilda Avrupa'da 1.2 milyon ton, ABD'de 1.05 milyon ton, Japonya'da 915.000 ton alüminyum kullanmaktadir.

Alüminyum, binalarin çati ve cephe kaplamalannda, kapi ve pencerelerinde, merdivenlerde, çati iskeletinde insaat iskelelerinde ve sera yapiminda büyük miktarda kullanilir
Alüminyumun saglamligi yaninda sahip oldugu dekoratif görünüm, eloksal (anodik oksidasyon) kaplama ile bir bakima ölümsüzlesir. Gerek natürel veya renkli eloksal kaplama, gerek ise lake (elektrostatik toz veya sivi) boyama ile alüminyum; mimar ve mühendislere insaat sektöründe zengin seçenekler sunar.

Insaat sektöründe; alüminyum ekstrüzyon, yassi-ürünler ve döküm ürünleri kapi/pencere dogramalari, cephe/çati kaplamalari ve aksesuarlarin yapiminda kullanilir.

Aluminyum ve Ambalaj
Alüminyum, en kullanisli ambalaj malzemelerinden birisidir. Alüminyum, kontenyer imalatindan ilaç kutulanna kadar çok çesitli ambalaj uygulamalanna mükemmel cevap verir. Banyoda dis macunu tüpünden, marketlerdeki sayisiz ürünler (çikolata vb.) mutfakta folyoya sarili firin yemekleri ve buzdolabindaki soguk mesrubatlara kadar, alüminyum pek çok ürünü sarar ve korur.

Alüminyumun homojen yapisi, ince folyo (alüminyum kagit) seklinde üretilebilmesi, hava geçirmezligi ve kolay sekillenebilmesi onu ideal bir ambalaj malzemesi yapar.
Alüminyum folyo, hava ve mor-ötesi isinlari geçirmediginden, gidalari dogal renk ve tadlari ile birlikte korur. Alüminyum, folyo olarak vakumlu ambalajlarda, metalize film (alüminyum kapli plastik) olarak da isi ile kapanan ambalajlarda (yogurt, ilaçlar vb) en tercih edilen malzemedir.
Alüminyumun en yaygin kullanildigi alanlardan birisi de, mesrubat ve bira kutulandir. Dünyada kullanilan tüm   içecek kutulannin % 80'i alüminyum kutularidir. Bunun nedeni, hafif açilmasi kolay, darbeye dayanikli,saglam,  çabuk sogutma özelligi ve geri kazanilabilir (recycable) olmalaridir.

Kullanilmis alüminyum içecek kutularinin yüksek hurda degeri, geri kazanma için kutulann toplanmasini kolaylastirir.

Kullanilmis alüminyum kutularin tüketiciden satin alinmasi ile baslayan geri kazanma islemi sonucunda, yeni kutular üretilmektedir.

1989 yilinda kullanilmis alüminyum mesrubat kutularinin geri kazanma orani ABD'de % 61, Avustralya'da % 60, Kanada'da % 45, Japonya'da % 42, Avrupa'da % 16 olmustur. Bu oranlar, her yil artmaktadir. Alüminyumdan yapilan diger ambalajlarin atiklarindan enerji elde eden yeni bir proses bulunmus ve Avrupa'da kullanilmaya baslanmistir.

Alüminyum Ve Tasit Araçlari

Alüminyum, ulasim sektöründe tasit araçlarinin üretiminde kullanilan en önemli malzemelerden birisidir. Alüminyum kullaniminin yaklasik % 25'i tasit araçlarinin üretimine aittir.

Tasit araçlari ne kadar hafif olursa, hareket etmeleri için daha az enerjiye gerek duyulur. Günümüzde bir otomobilde 50 kg alüminyum kullanilmaktadir. Bu sayede, yaklasik 100 kg demir, çelik ve bakir malzeme tasarrufu yapilmaktadir. Yapilan hesaplar ve deneyimler sonucunda, alüminyum kullanilan bir otomobilin, yeterince alüminyum kullanilmamis bir otomobile kiyasla, ekonomik ömrü boyunca 1500 litre daha az yakit harcadigi anlasilmistir.Bu durumun gerek sürücülerin akaryakit masraflarina saglayacagi ekonomi ve çevre sagligi açisindan atmosfere yayilan atik ekzos gazinin düsürülmesi yönünden çok büyük faydasi bulunmaktadir.

Otobüs ve tren gibi sik sik hareket eden ve duran araçlarda, aracin hafif olmasi daha da fazla önem kazanmaktadir. Günümüzde otobüs, tren, kamyon gibi büyük kara araçlarinda alüminyum kullanimi ile önemli yakit tasarrufu saglanmaktadir.
Ayrica karayollari trafik ve yön isaret sistemlerinde, otoyol parafet ve köprülerinde alüminyum kullanimi artmaktadir. Deniz araçlarinda, özellikle teknelerde alüminyum süper-yapi sistemleri ile agirlik merkezi daha asagiya çekilmekte ve böylece teknenin dengesi artirilmakta ve daha çok kullanim hacmi saglanmaktadir. Küçük teknelerin ve yatlarin yelken direkleri alüminyumdan yapilmaktadir. Bir uçagin agirlikça % 70'i  alüminyumdan olusmaktadir. Alüminyum alasimlarinin hafifligi yanisira saglamligi, uçaklarin ve dolayisi ile          havacilik sektörünün gelismesine en büyük katkiyi yapmistir. Duralüminyum (alüminyum-bakir) alasimlanndan sonra gelecekte en önemli uçak malzemesi alüminyum-lityum alasimlan olacaktir. Alüminyum-lityum alasimlan ile, uçaklarin % 15 hafiflemesi mümkündür.

Alüminyum Ve Iletkenler
Alüminyum son derece iletken bir metaldir. Bu nedenle, tüm alüminyum kullaniminin Avrupa'da % 10'u,ABD'de % 9'u, Japonya'da % 7'si elektrik ve elektronik sektöründe kullanilmaktadir. Alüminyumun bu alandaen çok kullanildigi yer, elektrik nakil hatlaridir. Çelik özlü alüminyum iletkenler, yüksek voltajli elektrik nakilhatlarinda tercih edilen tek malzeme olmustur. Alüminyum, yeralti kablolarinda, elektrik borularinda ve motorbobin sariminda yaygin sekilde kullanilmaktadir. Elektronikte, alüminyum kullanim yerleri arasinda, saseler,yongalar, transistör sogutuculan, data kayit diskleri ve elektronik cihazlarin kasalari bulunmaktadir.

Alüminyum ve Diger Mühendislik Uygulamalari:
Makina elemanlan uygulamalarinda, yüksek dayanim/agirlik orani, korozyona dayanimi ve isleme kolayligi, alüminyumun üstün özellikleridir. Hafifligi nedeniyle, büyük ve tek parçalarin manüpülasyonu mümkün olur. Hassas toleranslarda isleme kolayligi sayesinde, standart birimlerden büyük parçalarin yapilmasi mümkün olur. Karmasik kesitli parçalarin üretiminde,alüminyum ekstrüzyonu büyük avantajlar saglar.

Vites kutulan, motor bloklari ve silindir kafalari kolaylikla alüminyum döküm ile yapilir. Son uygulamalarda krankmili yataklannda alüminyum kullanilmasi, bu parçalarin uzun ömürlü olmasini saglamistir.

Son yillarda otomotiv piyasasinda yanlislikla "çelik jant" denilen gösterisli, parlak, boya ve bakim gerektirmeyen "hafif alasimli" jantlar "alüminyum"dur.

14 Temmuz 2012

13 Temmuz 2012

Türkiye'nin İlk A400M'i Hazırlanıyor

İspanya’da yer alan Airbus Military A400M son montaj hattı Türk Hava Kuvvetleri envanterine girecek ilk A400M için çalışmalara başladı.



MSN9 olarak adlandırılan uçağın kanatları ve merkez kanat kutusunun entegrasyonu Mayıs ortasında, burun ve gövde montajı da Haziran sonunda başlamıştı.
Kuyruk dikmesi ve yatay kuyruk stabilizesinin montaj hattına varması ile birlikte dün son montaj merkezinde, seri üretimin üçüncüsü olan uçak için tüm hazırlıklar tamamlandı.
Türkiye ilk A400M’ini 2013 yılında teslim alacak.




Tahribatsız Malzeme Muayenesi'nden Nerelere...


İngiliz bilim insanları, Roma döneminden kalma sikkeleri en mükemmel şekilde incelemelerini sağlayan bir X-Ray tekniği geliştirdi. Yeni yöntemle, çanak-çömlek içinde veya toprak kalıntısı içinde kalmış olan sikkeler bir kez bile dokunulmadan görüntülenebilecek.


Bilim insanları, Roma parası ‘dinar’ları görüntülemek için, her açıdan çekilmiş 2 boyutlu fotoğrafları kullanıyor. Binlercesi bir araya getirilen tarama görüntüleri o kadar detaylı ki, binlerce yıldır saklı duran paraların tarihi, üzerindeki işlemeler tamamen ortaya çıkıyor.
Guardian gazetesinin haberine göre, British Museum arkeologları ve Southampton Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının ortak çalışmayla geliştirdikleri yöntem, dinar ve benzeri antik paraların en ufak bir hasar görme riskini ortadan kaldırarak ait oldukları tarihin tespit edilmesini sağlayacak.
British Museum’da antik para uzmanı olan Roger Bland, “Yeni yöntemle alddığımız ilk sonuçlar çok tatmin edici, hatta etkileyici. Yakın gelecekte aylar sürebilen analizleri sadece birkaç saat içinde gerçekleştirebileceğiz” dedi.
İngiliz araştırmacıların yeni yöntemle inceledikleri ilk dinarlar, Selby, Yorkshire’da amatör bir defin avcısı tarafından bulunan iki çömleğin içinde bulundu. Paraların, İmparatorlar Marcus Aurelius Vespasian, Trajan ve Hadrian dönemlerine ait oldukları belirlendi.
YÜZDE 100 DOĞRU
Arkeologlar, analizin ardından çok büyük bir titizlikle dinarları çömleğin içinden çıkardı ve 2D tarama ile elde edilen sonuçları kontrol etti. Çıplak gözle yapılan incelemenin X-Ray taramasıyla yüzde 100 uyuştuğunu gören bilim insanları, dinarları müzede sergilenmesi için British Museum'a teslim etti.
X-Ray yönteminin ilk kez denendiği araştırmada yer alan arkeologlardan Eleanor Ghey, dinarların samanla beraber çömleğin içine konduğunu, antik paraların yemek ve para sunulan bir çeşit ritüelde kullanılmış olabileceğini belirtti.
İngiliz yetkililer, yeni yöntemin başarılı olmasının ardından, Anglo-Sakson kültüründen günümüze ulaşmış olan sikkeler dahil bugüne dek çıkarılan binlerce antik parayı daha detaylı incelemek istiyor. Çürümüş metale hiç zarar vermeden analiz yapılmasını sağlayan 2D X-Ray tarama yöntemi, gelecekte birçok antik eserin bulundukları yerden bile çıkarılmadan analiz edilmelerini sağlayabilir.
ROLLS ROYCE İÇİN GELİŞTİRİLMİŞTİ
Southampton Üniversitesi akademisyenlerinin geliştirdiği tarama yöntemi, ilk olarak Rolls Royce üretimi türbin kanatlarındaki kusurları tespit etmek için geliştirilmişti. İngiltere’nin µ-VIS Centre bilgisayarlı tomografi merkezi direktörü Ian Sinclair, İngiltere’de tek olan X-Ray makinesinin kapasitesini ölçmek için, dinarların ardından bir filin kafatasını inceledi.
X-Ray yönteminin arkeolojiye çok büyük bir katkı getirebileceğine inanan bir diğer arkeolog Greme Earl, “Yeni yöntemle antik eserleri sadece görsel olarak incelemekle kalmayacağız, onları temizleyeceğiz” ifadesini kullandı.

9 Temmuz 2012

Rus Uçakları MNG'ye Emanet


AEROFLOT'TAN MNG'YE ÖVGÜ
MNG Technic, Rusya'nın resmi havayolu kurumu Aeroflot'la sözleşme imzaladı. Sözleşmeye göre, Rus uçaklarının teknik bakım, tamirat ve boyama çalışmalarını MNG Technic yapacak.
Rus basını, Türk şirketin gerekli teknik donanımı, eğitimli teknik kadrosu ve sunmuş olduğu kaliteli hizmetini övdü.
MNG Technic'ten yapılan açıklamada Aeroflot'la sağlanan anlaşmadan memnun oldukları, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nda (BDT) sektörün en önemli oyuncularından biri olmayı hedefledikleri belirtildi. Şirkete göre Rus havayolu ile sağlanan anlaşma bu hedef istikametinde önemli bir adım olacak.
MNG Technic son olarak 2008 yılında Rus Havayolu şirketi Kras Air ile 1 adet Boeing 757 tip uçağın ve Anka Air ile 1 adet MD-83 tip uçağın bakım anlaşmasını yapmıştı.

4 Temmuz 2012

Bu Karar Ses Getirir!!


ABD’li havacılık devi Boeing’in en büyük rakibi olan Avrupalı uçak üreticisi Airbus, ABD’de 600 milyon dolar yatırımla bir uçak fabrikası kurma kararı aldı...
Airbus’ın ABD’de kuracağı ilk fabrikasında tek koridorlu A320 uçaklarının üretilmesi planlanıyor.  Airbus’ın Boeing’in evinde yapacağı bu yatırımla A320 ile B-737’nin kıyasıya rekabeti başlayacak.
Dünyanın en çok talep gören 150 koltuklu bu uçaklarında Airbus ve Boeing’in küresel pazar payları eşit olsa da, Airbus’un ABD’deki pazar payı yüzde 17’de kalıyordu. Avrupalı şirket bu payı iki katına çıkarmayı hedefliyor. 
Alabama eyaletinin liman kenti Mobile’da kurulacak fabrikada 1000 kişi çalışacak. Fabrikanın 2017 yılı itibariyle ayda 4 uçak üretmesi hedefleniyor. Fabrikanın daha önce Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait olan Brookley Aeroplex’te kurulması kararlaştırıldı. Alabama’da savunma sanayi ve roket operasyonları bulunan Boeing, Airbus’ın yatırım kararını kuşkuyla karşıladı.
Boeing: Yasadışı teşvik var!
Airbus yaptığı açıklamada, Airbus’un üst şirketi EADS’ın geçen yıl da Alabama’ya yatırımı düşündüğüne atıfta bulunarak, “Airbus’ın bir kez daha Avrupa’dan ABD’ye istihdam taşıyacağı sözü vermesi ilginç olsa da, kaç kişiye iş sağlanırsa sağlansın, bu rakam, yasadışı teşviklerle işini kaybeden binlerce Amerikalının yanında hafif kalır” dedi.
Airbus ve Boeing birbirlerini devlet yardımı alarak haksız rekabetle suçluyor. ABD’nin fakir eyaletlerinden olan Alabama’da Airbus’ın yatırım kararı heyecan yarattı.
1993 yılında Mercedes’in ilk ABD fabrikasını Alabama’ya kurduğunu hatırlatan yerel yetkililer ardından Honda, Hyundai ve Toyota’nın benzer yatırımlar yaptığını, aynı gelişmeleri havacılıkta da yaşayacaklarına inandıklarını dile getiriyor. Airbus’un Fransa, Almanya ve Çin’de fabrikaları var. Airubs’ın üst şirketi EADS aynı zamanda Mississippi eyaletinde helikopter üretiyor. (Milliyet)

3 Temmuz 2012

THY'nin Seçimi Ne Olacak?


Akşam gazetesi havacılık yazarı Tolga Turgut bu hafta Türk Hava Yolları'nın uçak alımı konusunu köşesine taşıdı. İşte Turgut'un yazısı...
Yapım aşamasından itibaren sürekli çeşitli haberlere konu olan B787-Dreamliner, İngiltere'de bir havacılık fuarında gösteri uçuşu yapacak. Haber, sektörde ilgiyle karşılandı. Bakalım kaza riski nedeniyle tartışmalı olan 'fuar uçuşu', B787-Dreamliner'ın siparişini artırabilecek mi?
ABD'li uçak üreticisi Boeing, önümüzdeki haftalarda İngiltere'de düzenlenecek olan Farnborough Uluslararası Havacılık Fuarı'nda 1984 yılından sonra ilk kez ticari bir yolcu uçağıyla gösteri uçuşu gerçekleştirecek.
Paris Air Show ile dönüşümlü olarak düzenlenen bu geniş kapsamlı fuar havacılık sektörünün en büyük ticari arenası kabul ediliyor. En son 2010 yılında Farnborough'da düzenlenen fuar sırasında toplam 47 milyar dolar bedelinde uçak siparişi verilmişti.
Boeing, üç buçuk yılı aşkın bir gecikmeyle ticari uçuşlarına başlayan B787-Dreamliner modeliyle fuar esnasında yapacağı uçuştan sipariş adedini artırmayı hedefliyor.
Dünyada büyük bir bölümü karbon-fiber'den yapılmış ilk uçak olan 787 modeli daha önce 2010 Farnborough ve 2011 Paris Air Show'larına katılmış olsa da yapacağı gösteri uçuşu sektörde ilgiyle karşılandı. Boeing üst yönetimi, havacılık fuarlarında gösteri uçuşları yapılmasını riskli buldukları için 1984 yılından itibaren modellerin tanıtımını sadece havalimanlarında yerde gerçekleştiriyordu. Fuarlarda yapılan bu tarz tanıtım uçuşları düşük süratte alçak geçiş, iniş-kalkış ve alçak irtifada sert dönüşler içerdiği için riskli kabul ediliyor. 
1988 yılında Avrupalı üretici Airbus'ın Fransa'da daha küçük ölçekli bir havacılık fuarı esnasında A320-100 modeliyle yaptığı gösteri uçuşu, henüz kalkış esnasında uçağın ormanlık alana düşmesi ve 3 kişinin ölümüyle sonuçlanmış, bir trajediye dönüşmüştü. Söz konusu kazada uçakta toplam 139 kişi bulunuyordu.
Airbus'ın uçak modelleri Boeing'e oranla çok daha fazla elektronik yazılım ağırlıklı olduğu için (fly by wire) çok daha az ölçekte pilot komutuna hassas oluyor. Airbus yöneticileri bu sayede gösteri uçuşlarında, dünyanın en büyük yolcu uçağı olan iki katlı A380'in alçak irtifada ve düşük süratte daha emniyetli olduğunu iddia ediyorlar. Boeing yöneticileriyse pilotajın gerekli hallerde bilgisayar yazılım komutlarına müdahil olmasının daha emniyetli olduğu görüşündeler. Açıkçası ben bu hususta Boeing ile aynı görüşteyim. Katar Havayolları boyalı Boeing787 ile gerçekleştirecekleri gösteri uçuşu için 787 modelinin deneyimli şef test pilotu Kaptan Randy Neville bugünlerde ABD'nin Washington eyaletinde özel hazırlıklar yapıyor. Neville, ABD Hava Kuvvetleri kökenli, oldukça deneyimli ve eski bir F-22 Raptor test pilotu. Zira burada amaç emniyetli ve kusursuz bir gösteri uçuşu gerçekleştirerek negatif eleştiri almamak ve Boeing787 modeline olan ilgiyi arttırmak.
THY'DEN 4 MİLYARLIK SİPARİŞ
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Farnborough Uluslararası Fuarı'nda geniş gövdeli ve uzun menzilli uçak kategorisinde model seçimi hususunda resmi açıklama yapabilecekleri yönünde mesaj verdi. Zira mevcut filolarındaki en büyük uçakları Boeing 777 ve yeni siparişler için dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus380 ile Boeing747-800 arasında bir tercih yapmayı planlıyorlar. THY yönetimi tek üreticiye 15 uçak civarında bir sipariş vermeyi düşünüyor. Umuyorum ki nihai siparişleri öncesinde uçulacak hatlar, pazar araştırması, verimlilik, havalimanları alt yapı yeterliliği ve personel eğitim maliyeti gibi konularda da son derece hassas bir hazırlık yapılıyordur. Zira Airbus 380 dünya çapında sayılı havalimanında operasyon yapabildiği gibi Atatürk Havalimanı'nda da alt yapı sıkıntısı yaratabilir.
Hatırlanacağı üzere Airbus 380 siparişi vermiş tüm diğer havayolları uçacakları havalimanlarıyla uzun zaman önce bir araya gelerek gerekli hazırlıklar ve alt yapı yatırımları için ön çalışmalar yapmışlardı.
Diğer alternatif Boeing 747-800 ise havalimanları alt yapısı hususunda çok daha az ön hazırlık gerektirmektedir. Tabii ki en önemli husus seçim ne olursa olsun yüksek verimlilik, doluluk ve karlılıkla uçulacak hatların belirlenmesidir.

1 Temmuz 2012

A-380'lerde Alaşım Sorunu Mu Var?


Airbus serisinin en büyük gövdeli Uçağı büyük bir sükse ile sivil havacılık sektörüne Merhaba dedikten sonra kullanıcı firmalardan gelen şikayetlerle gün geçtikce  imaj kaybını artırıyor.
Piyasaya yeni çıkmış bir uçağı aldığınızda, bu tür sorunlarla dünde karşılaşılırdı bugünde karşılaşılıyor. THY'nin DC-10/10 serisinde de ilk alan firmalar( Ki buna THY de dahil) bir çok sorunlarla karşılaşılmıştı. DC-10 lar İmalatcı firmanın her sorun için uyguladığı AD lerle zar,zor uçuruluyordu.
A-380 in bugünkü sorunları ve kanatlarındaki çatlaklık olayının incelemesi sürerken son gelen bilgiler kanat esnekliğine katkısı olsun diye metal bileşimininde artırılan bakır(cu)oranından Alloy 2090-2099 ve 2199 serilerinden kaynaklandığı düşünülüyor ve metallurji uzmanları bu konuyu araştırıyorlarmış. Bende gelişmeleri sizler için araştırıp bulduğum,duyduğum bulguları sizlere aktarmaya çalışacağım. 
A-380 in sattığı 68 uçaktan 20 tanesinde bu sorunun görülmesi eğer kanat yapımındaki metal alaşımlarından kaynaklanıyorsa diğerlerinde de görülebilmesi muhtemel. 
Unutmamak gerekir ki bu sorunu Airbus mutlaka çözecektir. Ancak bu Airbus ın mevcut ve olabilecek siparişlerinde düşüklük yaratacağı kesin.  Airbus ın aksine Boeing 747-8 her ne kadar tam olarak A-380 in rakibi olarak görülmesede A-380 in bu boşluğundan faydalanıp büyük gövdeli uçak arayan havayollarını portföyüne katabilir.
Kim ne derse desin, bu sorunu çözmek zaman istiyecek.Bu arada A-380 alan firmaların büyük kaybı söz konusu. Tazminat istekleri ve bu kadar uçağın olası sorununun çözümünde harcanacak zaman ve para kaybı çok yüksek boyutu bulacaktır diye düşünüyorum. 
**********************************************************************
SON BİLGİ......
EASA’nın kararı üzerine 67 adet A380 kanatlardaki çatlaklardan dolayı kontrole girdi. 25 Ocak 2012 de
Dublin de konferansa katılan Airbus program başkanı Tom Williams A380 lerin kanatlarında bulunan çatlakların sebebin metal yorgunluğu değil, üretimden kaynaklandığını açıkladı..
Problemin ilk etapta materyal ve üretim prosedüründen kaynaklandığını vurgulayan Williams, şu anki montaj yöntemlerinde farklı materyal kullanmış olsalar, problem olmayacağını da ekledi..
Hatalı parçaların ana taşıyıcı parçalar değil, kanadın dış yüzeyini, kanat içi omurgalar/iskelet ile bağlantısını sağlayan parçalar olduğu açıklandı. Bu parçaların en önemli görevinin kanadın dış yüzeyini/kaplamasını, kanat iskeletine bağlayarak aerodinamik yapıyı sağlamak. Bir A380 de bu parçalardan yaklaşık 4000 adet bulunuyor.
Williams, A380 de , Aluminyum ve (faserverbundstoffe/ fıbre reinforced plastic / kompozit) Kombinasyonu gibi yeni üretim metotlarının da sınırlarını hafiften test ettiklerini söyledi ve oluşan çatlakların hiç bir şekilde metal yorgunluğundan kaynaklanmadığını, A380 için garanti edilen en az 19000 cycle nin geçerli olduğunu da sözlerine ekledi.
Yorumum;  Tom Williams ın verdiği bu bilgilerde çatlak sorununun kanadın ana taşıyıcı parçalarında oluşmadığı sevindirici. Ancak, söylenen kanadın dış yüzeyini/kaplamasını, kanat iskelesine bağlayan parçalar gövde sacını stringerlere bağlayan bizim kazayağı dediğimiz parçalar olsa gerek. Çünkü bu kaz ayakları ara yükleri taşır ve sayıları binlercedir. A-380 uçağında bu ara bağlantı parçaları olan kaz ayaklarından 4000 tane olması doğal.
Tüm uçaklar imalatçı firma tarafından havada oluşabilecek şartlardan çok daha yüksek sarsıntı ve darbe testlerine tabi tutulurlar. Bu testler Boeing in fabrikasının bulunduğu Seattle da uçağın altına elektronik kumandalı krikolar vasıtasıyla uçağın havada karşılaşabileceğinden fazla yüklere maruz bırakılırlardı. Bu test aşamasında tüm kanat bağlantıları ve kazayağı dediğim ara bağlantılar kontrole tabi tutulur. Bu teste başarılı olunmadan teslim aşaması yapılmazdı.
A-380 lerde mutlaka bu tür testlere şüphesiz bir şekilde tabii tutulmuşlardır. Ancak gözden kaçan bir durum olsa gerek ki bu çatlaklar oluşmuştur. Airbus ın bu 4000 kazayağını tekrar kontrolden geçireceğini tahmin ediyorum.

1 Milyon Saat Sonra Hürkuş!


Görkemli bir törenle önceki gün hangardan çıkarılan Hürkuş’u tasarlayan ekibin lideri Başmühendis Aylin Ararat, Türkiye’nin yeni uçağının öyküsünü HABERTÜRK’e anlattı. Hürkuş’u 6 yılda toplam 1 milyon saat çalışma sonucu yarattıklarını anlatan Ararat, “Bu proje bize nasip olduğu için çok gururluyuz. Ekibimizin yaş ortalaması 30’un altında” dedi.

VECİHİ Hürkuş ve Sabiha Gökçen... Biri Türkiye havacılık tarihinin bir numaralı ismi. Diğeri ülkenin yetiştirdiği ilk kadın pilot. Türkiye’nin havacılık sektöründeki en önemli markası TUSAŞTAI, bu iki büyük ismin ülkeye bıraktığı mirası, tarihi bir projeyle taçlandırmaya hazırlanıyor. Proje ismini 1900’lü yılların başlarında 16 tip uçak tasarlayan Vecihi Bey’den alıyor: “Hürkuş”. Projenin kilit notkasındaki isimler ise yeni Türk kadınları.

PROJE 2006’DA BAŞLADI 
Hükümet ile Genelkurmay’ın en üst düzeyde temsil edildiği Savunma Sanayi İcra Komitesi 2006 yılında çok kritik bir karar aldı. Nihai hedef, ilk Türk savaş uçağının üretilmesiydi ve işe bir yerden başlamak gerekiyordu. İlk hedef olarak pilotların savaş uçaklarına geçmeden önce uçtuğu eğitim uçaklarının üretimi düşünüldü. Elde Ankara’daki TAI fabrikası vardı. ABD’nin geliştirdiği F-16 savaş uçaklarının Türkiye’de montajının yapılması amacıyla kurulan bu fabrikayı artık farklı bir boyuta taşımak gerekiyordu. TAI yöneticileri de zaten eğitim uçağı ihtiyacını önceden tespit etmiş ve daha ortada bir sözleşme dahi yokken 2004’te hazırlıklarını yapmaya başlamışlardı. O günden öncesini ve sonrasını, Hürkuş’un öyküsünü, projenin Ürün Müdürü Aylin Ararat HABERTÜRK’e anlattı:

‘25 KIZ ÖĞRENCİYDİK’
“Üniversite sınavına hazırlanırken, amcamın oğlu ‘Uçak mühendisliğini de yaz. Sonra Amerika’ya gidersin’ demişti. ODTÜ Havacılık Mühendisliği’ni kazandım. Bölüm 25 öğrenci alıyordu ve o yıl 25 kız öğrenci vardı. 1989’da mezun olduktan sonra ABD Virginia Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamladım ve Türkiye’ye döndüm. 1995’te TAI’de mühendis olarak göreve başladım. 2006’dan bu yana da ‘Ürün Müdürü’ olarak görev yapıyorum.

‘KOKPİT’E ÖNEM VERDİK’ 
ODTÜ’de o yıl bölümün tamamı kız öğrencilerden oluşmuştu. Ama ABD’de yüksek lisans yaparken tek kız öğrenciydim. Şimdi TAI’de mühendislerin yüzde 24’ü kadınlar ve Hürkuş projesinde de üç şef mühendisten ikisi kadın. Havacılık sektöründe, farklı cinsiyetten, farklı toplumsal yapılardan kişilerin bir arada çalışması çok faydalı. Kadınlar farklılıklarını detaylarda ortaya koyuyorlar. Örneğin bir otomobil satın alırken öncelikle gösterge paneline, iç dizaynın şık olup olmadığına bakarız. Uçakta da öyle. Biz kokpit tasarımına çok önem verdik. Özellikle kokpit konusunda ‘kadın eli değdi’ diyebiliriz. Çünkü bu uçak yeni tasarlanıyor ve en az 30 yıl kullanılacak. Ergonomik olmalıydı. Herşey pilotun elinin rahatlıkla ulaşabileceği mesafede olmalıydı.”

7500 TEKNİK RESİM 
Hürkuş uçağı 2006 yılından bu yana süren 1 milyon saatlik tasarım çalışması sonucunda geliştirildi. 4800 teknik rapor ve 7500 teknik resim hazırlandı. 5221 detay parça üzerinde kafa yoruldu. Uçağın 1/3.5 ölçeğinde ve 600 kilogram ağırlığında küçültülmüş modeli inşa edilerek defalarca rüzgâr tüneli testine tabi tutuldu. Ve bu kadar yoğun bir mesaiye, ortaya çıkan tarihi bir projeye rağmen, Aylin Ararat, özel hayatındaki mütevazi kimliğini işine de yansıtıyor:

‘EKSTRA BİR ŞEY YAPMADIK’ 
“Tasarımcı olarak, yaptığımız teknik bir iş ve devamlı problem çözmek. Bu bizi zihinsel olarak motive ediyor. Tıpkı bulmaca çözmek gibi keyif veriyor. O nedenle ‘Çok çalıştık, çok yorulduk’ demek doğru değil. Aksine bu proje bize nasip olduğu için çok mutlu ve gururluyuz. Yaptığımızın çok ekstra bir iş olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Türkiye’de çok iyi üniversiteler var ve biz de burada en iyi üniversitelerden seçilmiş en iyi mühendislerle çalışıyoruz. Zaten bu yaptığımız işin çoktan çıkmış olması gerekmez miydi?”

KİMLİK KARTI
* Tamamiyle yerli tasarım.
* F-4 ve F-16 önesi eğitim uçağı
Teknoloji: Turboprop (Jet motoru ile pervane bir arada çalışıyor)
Motor: 1600 beygir gücü, Kanada üretimi Pratt & Whitney 
Azami hız: 
310 Knot (574 km/s) 
Ağırlık: 
3200 kg.
Uzunluk: 
11.7 m.
Kanat açıklığı: 11.17 m.
Havada kalma süresi: 4 saat 15 dakika
Menzil: 1478 km. 
G Force: 
-3.5 ila +7

DÜNYADA ÜÇÜNCÜ
HÜRKUŞ, bir kadın “Chef Engineer” (başmühendis) liderliğinde tasarlanan dünyanın üçüncü uçağı. Ekibin başında Aylin Ararat var. 140 mühendis ve 70 teknisyenden oluşan bir ekiple çalışıyor. Ekibin Ararat’tan sonraki üç şef mühendisinden ikisi de kadın: Özlem Erdener Sönmez ve Gülsevil Pınar. Ekibin tek erkek elemanı Şef Mühendis Cem Talip Öndeş.

'YAŞ ORTALAMASI 30'UN ALTINDA'
“YAPTIĞIMIZ bir ekip çalışmasıydı. Ekibimizin yaş ortalaması 30’un altında. Genç nesil yenilikleri kullanmaya çok açık. Bilgisayar kullanımına çok yatkın. Böyle bir ekiple çalışmak işimizi çok kolaylaştırdı. Ekipte kadınların çok olması, erkekleri etkiledi. Erkekler kendi aralarında olduklarından daha hassas davrandılar ve birbirimizi kırmadan, üzmeden çalıştık. Herkesin tasarıma bakışı farklıydı. Örneğin kokpit tasarımcısı ‘fırlatma sandalyesinin etrafı temiz olsun’ derken, iniş tasarımcısı ‘fırlatma kolu pilota yakın olsun’ diyordu. Kararlarımızı kayıp / kazanç kriterlerini düşünerek verdik. Birimizin görmediğini, diğeri gördü. Tasarımın optimizasyonu için de farklı bakış açıları çok önemli.”

'DÜNYA STANDARDLARINDA'
ARARAT, Hürkuş’un tasarım çalışmalarına Hava Kuvvetleri’nin görevlendirdiği üç pilotun nasıl katkı sağladıklarını da şöyle anlattı: “Kokpitin ergonomik olabilmesi için pilotların bizimle birlikte olması çok önemliydi. Öncelikle Türk pilotlarının boy ortalaması nedir diye onu inceledik. 1.65-1.89 boy aralığındaki pilotlara uygun bir tasarım yaptık. Hava Kuvvetleri’nin görevlendirdiği üç pilot hem farklı boylardaydı hem de her biri farklı eğitim uçaklarının öğretmenliğini yapıyorlardı. Böylece başlangıç aşamasından savaş uçaklarına geçinceye dek SF-260, T-37 ve T-38 uçaklarındaki tecrübelerini bizlerle paylaştılar. Savunma Sanayi Müsteşarlığı projeyi verirken 220 maddelik gereksinim tarif etmişti. Biz dünyada bu 220 gereksinimi karşılayacak ne kadar standart varsa hepsini araştırdık ve çalışmamızı bu gereksinimleri karşılayacak şekilde yaptık. Güvenilirliği ve uçuşa elverişliliği her zaman birinci sıraya koyduk.”

KİMLİK KARTI
* TAI Eğitim Uçakları Mühendislik Müdürü
* ODTÜ Havacılık Mühendisliği (1989) Mezunu
* ABD Virginia Teknik Fakültesi’nde Yüksek Lisans
* “Efe” isimli 11 yaşında erkek çocuk annesi


Alıntıdır: GAZETE HABERTÜRK / Murat GÜRGEN/     http://ekonomi.haberturk.com/airport/haber/754813-1-milyon-saat-sonra-hurkus