31 Temmuz 2011

ABBAS GÜÇLÜ'NÜN YGS YORUMU

Üniversiteye girmek gençlerimizin en büyük hayaliydi. Hâlâ da öyle gözüküyor. Ama madalyonun arka yüzünde tam bir felaket senaryosu var.
İsterseniz gelin en son söyleyeceklerimizi, ilk önce söyleyip, sonra da nasıl bu noktaya geldik ona bir göz atalım.
Bu yıl YGS'ye yani Yüksek Öğretim Giriş Sınavı'na bir milyon 700 bini aday başvurdu. Bunlardan 200 bini 100 üzerinden 15 puanlık barajı aşamadı ve elendi. Barajı aşanların 400 bini ise bu ve gelecek hafta sonu gerçekleşecek LYS'ye yani Lisans Yerleştirme Sınavı'na başvurmadı. Çünkü iyi bir yeri kazanacağına inanmadı...
Her ile bir üniversite açtık. Büyük kentlerdeki üniversite sayısı ise 10'larla ifade ediliyor. Sadece İstanbul'da 50 civarında üniversite var.
Kontenjanlar, altyapı yeterli mi, yetersiz mi, yeterince öğretim kadrosu var mı yok mu, mezunlar iş bulabilir mi, bulamaz mı diye hiç sorgulanmadan YÖK tarafından şişirildikçe şişirildi. Ve şu anda gelinen nokta, LYS'ye giren her iki kişiden birisi isterse rahatlıkla üniversiteye girebilecek.
Ama şimdi sıkı durun!
Bu yıl en az 130 bin kontenjan boş kalacak.
Evet, evet yanlış okumadınız. Bir milyon 700 bin adayın yarıştığı, dershanelere bu amaçla 10 Milyar doların aktarıldığı, hemen her ay neredeyse en az iki üç yeni üniversitenin açıldığı ülkemizde 130 bin kontenjan boş kalacak!
Bu bir tahmin değil, öngörü. Ve göreceksiniz gerçekleşecek.
Neden?
Çünkü, aklın ve bilimin olması gereken üniversiteler, aklın ve bilimin hiç uğramadığı kurumlar tarafından kuruluyor, yönetiliyor ve mezun veriyor!..
Üniversite enflasyonu!
Türkiye'de bir üniversite enflasyonu var mı, yok mu? Hâlâ yeni üniversiteler kurulmalı mı? Kurulacaksa bu yeni üniversiteler yine büyük kentlere ve hiç donanımı olmayan kentlere kurulmaya devam etmeli mi?..
Bu konuda cevabı aranan o kadar çok soru var ki, ama nedense hiçbiri ne siyasetin gündemine giriyor ne de üniversitelerin kendi gündemlerine.
TÜSİAD benzeri sivil toplum örgütleri eskiden üniversiteler konusuna kafa yorardı. Görünen o ki, artık onlar da ilgilenmiyor. Peki, ne olacak üniversitelerimizin bu hali?
- Akademik kavramların içi boşaltılmaya devam mı edecek?
- Her kente, her ilçeye fabrika yerine üniversite, fakülte ya da yüksek okul açılmaktan vazgeçilmeyecek mi?
- Her iki üniversite mezunu işsizken, kontenjanlar hâlâ artırılacak mı?
- İhtiyaç duyulan alanlara değil de, istihdam fazlası alanlara yönelik yeni fakülteler açılmasına ne zaman son verilecek?
- Bilim üreten araştırma üniversiteleri ile meslek adamı yetiştirenler ne zaman farklı statülere sahip olacak?
- Üniversiteye geçiş, umut tacirliği yapmanın ötesine nasıl ve ne zaman geçecek?
- YÖK yasası ne zaman değişecek?
Üniversiteli işsizler
Üniversiteli işsiz sorunu kısa sürede çözemezsek önümüzdeki yıllarda üniversiteye olan talep kesinlikle çok daha azalacaktır.
Bu da gençlerimizi hedefsiz bırakmak anlamına gelir ki işte asıl sorun o zaman başlar.
Milyonlarca gencin, tek hedefi vardı o da üniversite. Bu yüzden yıllarını genelde hiç bu yola sapmadan bu amaç için harcadı. Yemedi, içmedi, eğlenmedi, farklı yönlere sapmadı, boş vermedi, çünkü üniversiteye girmek istiyordu.
Olmadı bir daha sınava girdi. Olmadı bir daha. Ama bu hayalinden hiç vazgeçmedi.
İşte şimdi onlara şu mesajı veriyoruz:
Boş ver üniversiteyi, git kafana göre takıl!
İşte bu çok tehlikeli bir süreç ve nasıl vereceği hiç belli olmayan enteresan ötesi bir durum.
Eğer gençlerimizin üniversite hayallerini yok edersek, en az beş milyon genci sokağa itmiş oluruz ki, bu da telafisi olmayan sonuçlar doğurur ve onları tekrar bu noktaya getirmek çok zaman alır.
Daha çok üniversite ama!..
Yükseköğretimde oklulaşma oranlarına bakıldığında, daha kat etmemiz gereken çok yol var. Bu yüzden de yeni üniversitelere hoşgörü ile bakılıyor. Ama işsiz üniversiteli sayısı öylesine boyutlara ulaştı ki, ille de üniversite diyenler bile üç defa düşünmek zorunda kaldı.
Evet, bir miktar daha üniversite açılabilir. Ama 160'a yaklaşan bu sayı, kesinlikle ve kesinlikle hiçbir koşulda 200'ü aşmamalıdır. Yoksa pek çoğu ileride kapısına kilit vurmak zorunda kalabilir.
Özetin özeti: İnsan gücü planlamasını kim yapacaksa artık yapsın! Hiç olmazsa bu konuda önümüzü görelim...
Abbas Güçlü/Milliyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder